Tübitak Nokta Birleştirmece Kitapları ile Sayıları Öğrenme

nokta birleştirmece

Herkese Merhaba,

Oğlumun okulunda (5 yaş-anasınıfında) bu günlerde ağırlıklı olarak sayıları öğreniyorlar. Bende sayıları nasıl eğlenceli şekilde öğretebilirim diye araştırmak yaparken Tübitak Yayınları’nın bu güzel Nokta Birleştirmece kitaplarına denk geldim internette. 3 yaş ve üzeri için uygunmuş kitap. Ayrıca kitabın Uzay, dinazorlar vs gibi çocukların ilgi alanlarına yönelik olan türleri de var. 




Biz 10 a kadar sayıları yazıp tanıyabiliyoruz ama 10 luk sisteme geçtiğinde zorlanıyorduk ve her şey çorba oluyordu J Ama bu kitaptaki nokta birleştirmece alıştırmalarını yaptıkça 40 ‘a kadar neredeyse tüm sayıları tanıyabiliyor artık. Ben hem dinazor hem de uzay temalı olanından almıştım ve kısa sürede çok eğlenerek bitirdik 2 kitabı da.

Eğer sizde çocuğum hem eğlensin hem de sayıları öğrensin derseniz (hazır yaz da geliyorken) bu tür kitaplar gerçekten çok faydalı. Ben bizim oradaki bir kitapçıdan tanesini 5 lira gibi bir fiyata almıştım ama siz hem kitapçılarda hem de internette ortalama bu fiyatlara bulabilirsiniz. Ayrıca sadece Tübitak Yayınlarının değil farklı yayın evlerinin de basılmış bu tür kitapları mevcut.

Sevgi ve Sağlıcakla Kalın…







Kitap Yorumu – Dünya Ağrısı, Ayfer Tunç

Dünya Ağrısı

Herkese Merhaba,

Hemen hemen herkesin yüreğinde en az bir tane ‘Dünya Ağrısı’ çektiği günümüzde, kitabın ismine kapılıp aldığım ve şubat ayında okuduğum 6. Kitap olarak beni onurlandıran kitaptır kendisi.

İlk kez bir Ayfer Tunç kitabı okuyan ben yazarın diline, anlatım tarzına, anlatmak istediğini aktarış biçimine hayran kaldım. Neden daha önce hiçbir kitabını okumadım ki diyerek kendime kızdım durdum. Diğer tüm kitapları şu anda alınacaklar listemde ve kendi yaptığım satın alma sıralamama göre sepetime ekleniyorlar dönem dönem J

Kitabın konusuna dönecek olursak; konu ülkemizde ıssız ve unutulmuş bir şehirde geçiyor. Bu şehirde var olan eski bir otelin sahibi Mürşit, otele kısılmış kalmış, geçmişinde yaşadığı bir olay yüzünden yaşayan ölü şeklinde gezen ve dünyadaki sayılı günlerini bitirmeyi bekleyen 2 çocuklu evli bir aile babası. Ama yüreğindeki geçmişe dayalı ‘Dünya Ağrısı’ o kadar büyük ve derin ki bazen nefes bile almakta zorlanıyor. Bu haline üzülen ailesi için de acısı ağrısı katlanıyor. Sonra şehre bir ‘madenci’ geliyor. Madenci de Mürşit gibi geçmişinde yaşadığı bir olaydan dolayı muzdarip. Dert ortağı oluyorlar birbirlerine. İlk başta sırlarını açmasalar da kitabın sonuna doğru film kopuyor.

Bu şehir, Mürşit, otel, ailesi ile olan durumlar, Mürşit’in madenci ile geçirdiği vakitler… Kitaptaki her şey o kadar güzel anlatılmış ki sanki yanı başımda dönen bir film var ve ben seyrediyorum hissine kapıldım. Mürşit kitabımızın ana kahramanı ve siz siz olun sakın ha Mürşit’i çok benimsemeyin benim gibi. Zira O acı çektikçe ben kahroldum…

Ama kitap tamamen dram olsun diye yazılmamış bunu da belirtmeliyim. Kitabın sonunda madencinin ve Mürşit’in bu kadar acı çekmelerinin sebebi o kadar toplumsal kanayan yaralarımızdan ki bu kadar yüreğinde acısını duyarak nasıl yazdı yazar bu kitabı şaşırıp kalıyorsunuz.

Sevgili Ayfer Tunç kaleminize, yüreğinize, aklınıza sağlık…

Tavsiyem ise okumadıysanız ve hala tereddütleriniz varsa sakın durmayın. Hemen alın ve okuyun bu güzel kitabı…

Kitapta en çok içime dokunan söz:

“Hayat, kayaç katmanları gibi parçalarına ayrılan değersiz bir kütledir. “

Hayat yorgunluğu ise hiç bu kadar güzel ifade edilmemiştir herhalde;

“Mürşit onları izlerken gözlerinin ve dudaklarının uçlarının aşağıya baktığını düşündü, hayatın bu adamları yere çektiğini. İnsanın yaşlandıkça kısalmasının nedeni bu, kemiklerin kısalmasıyla ilgisi yok, yerçekimi denen şey dünyanın yorgunluğu aslında, bizi yere çeken şey dinmeyen bu yorgunluk. “


Sevgi ve Sağlıcakla Kalın...

Kitap Yorumu – Köpekler İçin Gece Müziği, Faruk Duman

köpekler için gece müziği

Herkese Merhaba,

Faruk Duman’ın yazmış olduğu ‘Köpekler İçin Gece Müziği’ kitabını ilk kez Sabit Fikir Dergisinin 2014 yılının öne çıkan 50 romanı listesinde gördüm. Hem Faruk Duman ismini ilk kez duyuyordum hem de kitabın ismini. Ve kitap ismi itibari ile dikkatimi çektiğinden alıp okuma isteği duydum.


Nitekim şubat ayının okuduğum 4. Kitabı olarak okuma listeme dahil oldu kendileri.  136 sayfalık ne zaman başladım da bitti ki diye şaşırdığım, yalın anlatımı ve betimlemeleri ile okumayıp aslında yaşadığım bir kitap oldu. Kitabı okurken şimdi bir köşeden bir canavar çıkacak, birileri katil olacak, bu ormanda neyin nesi, kötü kara orman,  bu avcıda kesin bir iş var falan düşünceleri ve heyecanı içinde birkaç gerilim dolu saatte bitiverdi kitap. Kitapta doğa ve orman betimlemeleri o kadar güzel anlatılmış ki daha kitabın ilk sayfasında ormandaki sisi Faruk Duman bakın nasıl anlatmış;

köpekler için gece müziği

Kitabın tanıtım bülteni ve Selim İleri’nin yorumu ise aşağıda;

Vaktin zamanın birinde bir adam tam işte bu yolda yürümeye başlamış. Evi de şurada bir yerdeymiş. Adam yürümüş, yürümüş, ormanda görülecek işleri varmış. Ne işi varmış da bütün günü bu koca ağaçların arasında geçirmiş de havanın karardığının farkına varamamış dersen, onu ben bilemem. Neticede adamın işi varmış; herif akşama kadar çalışmış. Hava iyice zifiri olunca da fenerimi yakayım da evime döneyim, demiş. Dönmüş de. Ama dönünce ne görmüş? Ev başka bir evmiş. Yani, ev aynı evmiş de, anlayacağın, kapıyı tanımadığı biri açmış.

"Hep denir: 'Doğayı çok severim!..  ' Tanımadan, doğayı uzaktan sevmek olası mı? Doğa 'kimdir'? Doğa 'sever' mi? 'Öç' alır mı? 'Başına buyruk' mudur? Bir 'avcı' kimliğine bürünür mü doğa? Sonra ormanlar, sonra yağmurlar... Ürpererek okudum Köpekler İçin Gece Müziği'ni. Her sözcüğü özenle seçilmiş, dili, anlatımı yalın, duru; gerilimi yüksek; her an gerçekliğe dönüşebilecek bir kara masal!"
-Selim İleri- “

Alışılmışın dışında bir kitap istiyorsanız kaçırmayın derim. Kitabı benim gibi bir solukta okuyup bitireceğinize eminim…

Baharın içinizi ısıttığı sımsıcak güzel günler diliyorum…

Kitap Yorumu – Sineklerin Tanrısı, William Golding

William Golding


Herkese Merhaba,

Sineklerin Tanrısı ortaokulda Mercan Adasını okuduğumu gören Türkçe öğretmeninin tavsiye ettiği ve benimde hemen alıp başladığım ama sıkıldığım için bitirmekte zorlandığım bir kitaptı.

Aradan bu kadar zaman geçmişken, artık felsefe kitaplarını bile sıkılmadan okuyabiliyorken, geçenlerde kitapçıda görüp tekrar anlayarak okumaya karar verdim ve aldım.

Ocak ayında okuduğum 6. Kitaptı ve bu sefer gerçekten çok beğendiğimi ve kısa sürede bitirdiğimi itiraf edeceğim. Sebebi de Mercan Adası ne kadar o yaşlardaki çocuklar için yazılmışsa, bu kitabın ise bir o kadar büyükler için yazılmış olması ve derin anlamlar içermesidir.

Kitapta; bir savaş sırasında uçakla güvenli bir yere uzaklaştırılmaya çalışılan bir grup çocuğun, uçağın bir adaya düşmesi ve sadece 6-12 yaş aralığında bir grup çocuğun kurtulması ile başlar. İlk başta çocuklar birlik olurlar ve görev dağılımı yaparak adanın her yerini araştırıp yiyecek bulmaya, ateş yakmaya, barınak yapmaya çalışmaktadırlar. Ancak mutlaka kurtulacaklarının ve yakında birinin onları bulacağının umudu ile güzel gitmektedir her şey. Yavaş yavaş zaman geçtikçe ve umutları tükenmeye başladığında ise çocukların korkuları, kendi aralarında gruplaşmaları ve doğuştan gelen kötülük tohumları çevrelerini sarar…

Kitapta William Golding, yaradılıştan gelen rekabet, hayatta kalma, üstünlük kurma, gerekirse yaşamak için öldürme, boyun eğdirme gibi özelliklerin bazı çocuklarda nasıl da o yaşlarda bile ortaya çıkıp ne kadar da acımasız olabileceklerini çok güzel anlatmıştır.

Ayrıca bu kitabın yazarı William Golding’in ödüllü bir yazar olması ve kitap çevirisini de Mina Urgan’ın yapmış olması da kitabı değerli ve okunulası yapan diğer özelliklerden.

Kesinlikle okunması ve iyi anlaşılması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.

Kitabın 1990 yılında yapılmış birde filmi var. Önce kitabı -  sonra filmi kuralımı bozmayarak, kitap biter bitmez filmini seyrettim. Ve gerçekten çok güzel uyarlanmış bir film olduğunu düşünüyorum. Kitabı okuyan arkadaşlarında hemen ardından mutlaka filmini de seyretmelerini şiddetle tavsiye ediyorum.

Filmin internette yer alan fragmanı aşağıda;


Baharın içinizi ısıttığı sımsıcak güzel günler diliyorum...




Kore Dizi Yorumum – Hotel King

Herkese Merhaba,

Nisan ayında izlediğim 2. Dizi ise Hotel King.

Bu diziyi seçme sebebim ise başrol oyuncusu Lee Dong Wook namı diğer Wooki’yi çok sevmem.. Tabi ki oyunculuğunu çok seviyorumJ Eee biraz da yakışıklı olabilir tabi itiraf edeyimJ

Dizide; Otel Canavarı olarak adlandırılan ve Ciel Otelin Müdürü olan Cha Jae Wan isimli ana karakterimizin çok kötü acı dolu bir geçmişi vardır ve Ciel otele gelmesinin ve orada genel müdür olmasının da  bir amacı vardır. O sırada Ciel Otelin başkanı esrarengiz bir biçimde ölür. Ama başkanın biricik kızı Ah Mo Ne ortaya çıkar ve babasının yerine geçerek otelin kötü gidişine dur demek ister. Bu konuda da elinden ne geliyorsa yapsa da otelde dönen entrikaların ortasında kalır ve başarılı olamaz.
Bundan sonra da dizi daha da ilginçleşir. Başta Birbirlerinden nefret eden Ah Mo Ne ve Cha Jae Wan birbirlerine aşık olurlar. Ama onlar babaları aynı anneleri farklı kardeştirler aslında. Aman Allah’ım neler oluyor böyle derken… neyse dizinin konusunu tamamen anlatmak istemiyorum sihri kaçmasın ve izlemek isteyen arkadaşlara da bu kadar spoiler yeter sanırımJ

Evet gördüğünüz gibi karşınızda entrikalarla dolu klasik bir Kore Dramı durmaktadır. Dizi toplamda 32 bölüm ve ben dizide 32 bölüm boyunca gülümsediğim tek bir an hatırlamıyorum. Ama heyecan dorukta izleyeceğiniz ve hele ki karakterlerle bütünleşirseniz eğer onlarla acılara, gözyaşlarına, isyanlara boğulacağınız bir dizi olmuş Hotel King.

Ben oyunculukları çok beğendim. Hiçbir yerde yapmacık bir oyunculuk ya da bu da olmamış dediğim bir sahne yoktu. Dizinin kurgusu çok iyiydi ve hiçbir yerde birbiriyle anlamsız bir bağlam yoktu. Eğer dram/gizem/aşk/aile türündeki yapımları seviyorsanız kaçırmayın derim.

yeppudaa.com'a bir kez daha sonsuz teşekkürler...


Diziden birkaç fotoğrafta aşağıda;

                                                  Yakışıklı ve Güzel başrol oyuncularımız;

lee dong wook

hotel king

hotel king

lee dong wook

hotel king

Baharın içinizi ısıttığı çok güzel günler diliyorum....


Kore Dizi Yorumum – A Gentleman’s Dignity

Herkese Merhaba,

Uzun süredir Kore Dizisi ya da Filmi Seyretmemiştim. Bunun sebeplerinden biri biraz daha Amerikan Dizilerine sarmam ve kitap okumaya ağırlık vermemdi. 5 yaşında çocuğu olan ve çalışan bir anne olunca da insan her şeye yetişemiyor maalesef. Böyle durumlarda da kendime ayırdığım kısa sürelerde önceliğim dönemsel olarak değişiyor. Geçen ay yani nisan ayında daha az kitap daha çok dizi dedim ve 5 kitap okuyup 2 tane kore dizisi bitirdim.

Bunlardan biri 2012 yapımı A Gentleman’s Dignity idi.
Uzun süre ara verince hem aşklı hem de eğlenceli bir dizi seyretmek istedim. Yani romantik komedi türünde. Ve bu dizi fazlasıyla isteklerimi karşıladı.

Dizi de liseden beri şu anda 40 yaşlarında olan birbirinden hiç ayrılmayan 4 erkek arkadaşın dostlukları, hayatları, ilk aşkları, yaşadıkları abuk sabuk komik olaylar ve her birinin yaşadığı farklı aşklar çok güzel bir şekilde anlatılmış. Aşk ta farklılık mı olur demeyin. Aşk aşktır ama insanların karakterlerine göre yaşadığın ilişkilerde aşkı/sevgiyi de çok farklı yaşayabiliyorsun. İşte bu dizi de tam da bunun çok güzel 4 farklı örneği var karşınızda…

Kore dizilerini seviyorsanız ve bu diziyi daha önce izlemediyseniz mutlaka seyredin derim. Ben bittiği için üzüldüm ama böylesine güzel bir dizi seyrettiğim içinde çok mutlu oldum.

Ben daha öncede bahsetmiştim, uzak doğu ile ilgili seyrettiğim tüm yapımları yeppudaa.com sitesinden izliyorum. Genelde seyrettiğim tüm dizilerin forum sayfalarına yorumumu bırakıp teşekkürümü de ediyorum ama bu yazı vasıtası ile emeği geçen tüm yeppudaa.com ekibine buradan bir kez daha teşekkürler…


Diziden birkaç fotoğraf:


                                                          Dizimizin ana karakterleri



çoookk tatlılarrrr :))








Baharın içinizi ısıttığı güzel günler diliyorum......


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...